MEVLEVİ ASİTANELERİNDE MANİSA’NIN ÖNEMİ
Manisa’da Milli Park içerisinde yer alan ve Spil Dağı eteklerinde bulunan Mevlevihane, kitabesinden öğrenildiğine göre; Saruhan Bey’in torunu İshak Çelebi tarafından 1368-1369 yıllarında yaptırılmış olduğunu belirten Salihli Turizm Derneği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Tarihçi İpek Akgül, Celal Bayar Üniversitesi tarafından 1999-2001 yılında yeniden restore ve dekore edilerek son halini alan Mevlevihane’nin, günümüzde Rektörlüğün desteğiyle, bilimsel ve kültürel faaliyetlerin yapıldığı bir mekân olarak hizmet vermekte olduğunu söyledi.
Manisa-TÜRKİYE
31 Ocak 2019 // Süleyman Arasan // 1623
Kaynak: İpek Akgül
Manisa’da Milli Park içerisinde yer alan ve Spil Dağı eteklerinde bulunan Mevlevihane, kitabesinden öğrenildiğine göre; Saruhan Bey’in torunu İshak Çelebi tarafından 1368-1369 yıllarında yaptırılmış ğlan günümüzde Celal Bayar Üniversitesi Rektörlüğünün desteğiyle, bilimsel ve kültürel faaliyetlerin yapıldığı bir mekan olarak hizmet vermekte olduğu belirtildi. Salihli Turizm Derneği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Tarihçi İpek Akgül konu ile ilgili olarak yaptığı açıklamada,”Manisa’da Yukarı Tabakhane Mahallesi, Milli Park içerisinde yer alan ve , Spil Dağı eteklerinde bulunan Mevlevihane, kitabesinden öğrenildiğine göre; Saruhan Bey’in torunu İshak Çelebi tarafından 1368-1369 yıllarında yaptırılmıştır. Mevlevihane, İshak Çelebi’nin 1366-1379 yıllarında yaptırdığı Ulu Cami Külliyesi’nin bir bölümünü oluşturmuştur. Bununla beraber Mevlevihane külliyenin biraz uzağında bulunmaktadır. Mevlevihane külliyenin mimarı Emetullahoğlu’nun eseridir. Manisa’da Mevlevi kültürünün yerleşmesi sonucunda, Şer’i sicillerden öğrenildiğine göre Osmanlı döneminde de Mevlevihane işlevini sürdürmüş,1664, l665,1681 ve1694 yıllarında onarılmıştır. Cumhuriyetin ilanından sonra dergâhların kapatılmasını içeren yasa ile de Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün mülkiyetine geçmiştir. Mevlevihane l960-1961 yılında Y. Mimar Süreyya Yücel tarafından, ardından 1982’de Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından, bir kez daha restore edilmişse de yapı tam olarak korunamamıştır. Bundan sonra Manisa Yöresi Türk Tarih ve Kültürünü Uygulama Merkezi’ne devredilen yapı 1999-2001 yılında yeniden restore ve dekore edilerek son haini alarak ziyarete açılmıştır. Mevlevihane’nin restorasyonunu Celal Bayar Üniversitesi yapmıştır”dedi.
MANİSA MEVLEVİHANESİ BİR ASİTANEDİR
Salihli Turizm Derneği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Tarihçi İpek Akgül,”İshak Çelebi’nin yaptırmış olduğu Ulu Cami’nin vakfiyesinde “Ceddim Hazreti Mevla’na” sözcüğünü kullanmış, ayrıca Mevlevi olduğundan ötürü de Konya Dergâhı tarafından kendisine Çelebilik unvanı verilmiştir. Vakfiyede Mevleviliği Batı Anadolu’da yaymak ve yaşatmak amacıyla bu Mevlevihane’nin yapıldığı da belirtilmiştir. Evliya Çelebi’den öğrenildiğine göre; Mevlevihane’nin olduğu yerde daha önce bir Bizans kilisesi bulunuyormuş. Mevlevihane 1870 yılına kadar işlevini sürdürmüştür. Bu tarihte Manisa’ya Konya’dan Çelebi olarak gönderilen Nakibzade Çelebi Mustafa Efendi Ali Bey Camisinin yanına yeni bir Mevlevihane yapılmıştır. Bu Mevlevihane avlu etrafında semahane, türbe, matbah-ı şerif, hücreler ile harem ve selamlıktan meydana gelmiştir. Mustafa Efendi’nin ölümünden sonra Fahrettin Efendi postnişin olarak gönderilmişse de Konya çelebinin ölümü üzerine kısa bir süre sonra Konya’ya dönmüştür. Bunun üzerine boş kalan Manisa Mevlevihanesi’ne Halim Çelebi gönderilmiştir. Halim Çelebi 1900 yılına kadar Manisa’da kalmış, onun da Konya’ya post makamına gitmesi ile yerine kardeşi Murtaza Efendi gelmiştir. Celalettin Çelebi dergâhların kapatıldığı 1924 tarihine kadar bu görevde kalmıştır. Mevlevi dergâhlarına "Mevlevihane" denir. Mevleviliğin merkezi Konya'dır. Bugün müze olarak kullanılan mekân ilk mevlevihanedir. Dünya üzerinde birçok Mevlevihane vardır.
Bunlardan daha büyük olan ve içerisinde bin bir günlük mevlevi çilesi çıkarılabilenlere "Asitane" denir. Manisa Mevlevihanesi bir asitanedir. Mevlevi asitaneleri, mekân ve personel olarak daha geniş bir yapıya sahiptiler. Öteki asitaneler Konya, Afyonkarahisar, Bursa, Gelibolu, Halep, Kahire, Kastamonu, Kütahya, Yenişehir (Teselya) ve İstanbul'daki Galata, Yenikapı, Beşiktaş, Bahariye ve Kasımpaşa Mevlevihaneleridir”dedi.
MEVLEVİ PROTOKOLÜNDE MANİSA'NIN ÜSTÜN BİR YERİ VARDI
Osmanlı döneminde Manisa Mevlevihanesi’nin daha da önem kazandığını belirten Salihli Turizm Derneği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Tarihçi İpek Akgül,” Padişah olacak Osmanlı şehzadeleri önce Manisa sancağında tecrübe kazanırdı. Buradan hareketle, Konya'da görev yapacak Mevlevi şeyhleri de Manisa Mevlevihanesi'nde hizmet verir ardından Konya'ya tayin edilirdi. Yani Mevlevi protokolünde Manisa'nın üstün bir yeri vardı. Bu mekânlarda yüzyıllar boyu Mesnevi okundu, başta ney olmak üzere diğer musiki aletleri eşliğinde sema eğitimi verildi. Perşembe akşamları "Mevlevi Ayini" icra edildi. Mevlevi dervişlerine kabiliyetlerine göre güzel sanat dallarından biri öğretildi. Böylece Mevlevihaneler asırlarca bir fikir sanat ocağı işlevi gördü. Mevlevi atmosferinde yetişenler, Türk kültür ve medeniyetinin incelip olgunlaşmasında büyük katkı sağladılar. Şeyh Galip, Dede Efendi, Itri ve Rakım Elkutlu gibi büyük şair ve bestekârlarımız Mevlevi dergâhlarında yetişmişlerdir”dedi.