BALIKESİR’DE BİR DURSUN BEY VAR!
(Kütahya-Balıkesir Gezi Notları)
Evliya Çelebi Toga'dan gelecek nesillere rehberlik edecek, gidip gördüğü yerleri kaleme aldığı bir birinden güzel Yol Hikâyeleri.
Bu seferki gezimizi Balıkesir ilinin ormanlarla çevrili bol oksijeni ile insana huzur veren Dursunbey yol güzergâhına ayırdık.
Makale : Mustafa Toga // 25 Eylül 2019 // 542 (1776)
Anadolu Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İngilizce Öğretmenliği bölümü son sınıfta okuyan büyük oğlumu eğitim sezonu başlayınca bazı ufak tefek mutfak eşyalarını da arabaya koyarak Eskişehir’e götürdük. 888 bin nüfuslu Eskişehir tam bir öğrenci şehri. 2 Üniversitesi var ve 100 binden fazla öğrenciye eğitim veriliyor. Odun Pazarı semtindeki oğlanın 2+1 dairesine girdik ki ne görürsün. Her yer her yerde. Hanımla birlikte sabahtan akşama kadar oğlanın öğrenci evini temizledik bu arda 3 gün Eskişehir’de kalıp mini bir tatil yaptık.
Eskişehir’e gidiş yolu Salihli (Manisa)-Uşak-Gediz-Kütahya yani 320 kilometre yaklaşık 4 saat sürüyor. Eskişehir’e girdik insanlar palto ceket giymiş. Arabadan indik o da ne hava bir soğumuş ki sormayın gitsin. Eğede ise son baharın en güzel günleri. Salihli’de kısa kollu gömlekle geziliyor.
GÜNÜMÜZÜN ÜNİVERSİTELİ GENÇLERİ
Akşam Emre’nin üniversiteden arkadaşları geldiler daha doğrusu hanım yemeğe davet etti. Baba harçlığı ile geçiniyorlar ama yine de cömertler elleri boş gelmemişler. Cezerye, sütlü Nuriye tatlısı, kek, kurabiye getirmişler Yaşar (Eskişehir), Şeyma (Tekirdağ), Şakir (İzmir), İrem (Denizli), Nilay (Mersin) cüzdanları tam takır ama gönülleri zengin üniversitelilerimiz, sizi çok seviyoruz bahtınız açık olsun. Hepsi de gencecik, dinamik cıvıl cıvıllar. Sizlerle gurur duyuyoruz Cumhuriyet’in çocukları, genç nesilleri yetiştirecek olan aydın görüşlü pırıl pırıl öğretmen adayları.
DÖNÜŞ YOLCULUĞU BAŞLASIN
Dönüş yolculuğunu Kütahya-Uşak üzerinden değil de Balıkesir üzerin yapalım dedik. Haritadan baktık yol duble şerit gibi gözüküyor. Yol güzelse çok rahat seyahat ederiz hem Tavşanlı’nın ekşili ekmeğinden, meşhur leblebisinden alırız dedik.
Saat tam 12:00 yola çıktık. Kütahya-Balıkesir arası 254 kilometre yani 3 saat 30 dakika. Tabelaya bakıyoruz; Balıkesir Ayşebacı kavşağı-Kepsut 22 km. Kepsut-Dursunbey ise 53 km.
KÜTAHYA - TAVŞANLI ARASI OTOBAN
Eskişehir’den Kütahya’ya geldik 65 kilometre mesafede zaten. Şehir merkezine girmeden Tavşanlı-Balıkesir istikametine saptık. Kütahya Dumlupınar Üniversitesinin önünden geçtik yol yağ gibi, araba kayıp gidiyor. Tavşanlı’ya gelince 10 dakika durup alışveriş yaptık. Çıkışta arabanın deposunu fulladık. LPG 3.38Tl buralarda akaryakıt bayağı pahalı, Salihli’de 2.89 dan doldurmuştuk. Daha 5 kilometre gitmemiştik duble yol bitti tek gidiş geliş yola düştük. Herhalde yol çalışması var biraz sonra duble yola çıkarız tekrar dedik. Tek şerit yol git git bitmiyor. Asfaltın her tarafı yamalıklı. Aklıma hemen bir Alman mühendisin söyledikleri geldi. “Biz Türklere yol yapmayı öğrettik, onlar yama yapmayı öğrenmişler.”
Köylerine gidenlerin haricinde araba geliş gidişi de tükendi. Sanki insanlar bu yolu kullanmıyorlar. Vallahi içinde böyle bir his uyanıyor insanın. Arabanız bozulsa bu dağın başında kim gelip kurtaracak sizi çünkü etrafta in cin top oynuyor.
ORMANI BOL, KENDİSİ KÜÇÜCÜK HARMANCIK
Derken karşımıza Harmancık çıkıyor. Tabelada nüfus 6.600 yazıyor. Harmancık ilçesinde durmuyor yolumuza devam ediyoruz. Kıvrım kıvrım dağlara çıkıyoruz salına salına vadiye iniyoruz. Her taraf orman, yeşillik insanın gözünü alıyor, nasıl gittiğini bilmiyorsun. Balıkesir il sınırı tabelası çıkıyor karşımıza. Yol uzun bir kavis çizdi, karşımıza İstasyon köprüsü geldi. Aşağıda şırıl şırıl, kıvrım kıvrım EMET ÇAYI akıyor. Çay boyunca yılan gibi akıp giden Devlet Demir Yollarının (DDY) rayları gözüküyor. Buranın adı sadece İstasyon yoksa tren filan durmuyor. Irmağın kenarından yola devam ediyoruz derken karşımıza Sinderler Köyü çıkıyor. Bayağı eşli bir köy. Birden ırmak yok oluyor. Dağın kenarından ilerlerken yeni bir akarsu ile karşılaşıyoruz
DURSUNBEY ÇAYI
Ormanların arasından uzakta olsa evler gözükmeye başlıyor. “Tamam” diyoruz insanların topluca yaşadığı bir yerleşim alanına yaklaşıyoruz.
Dilimizden Şair Ahmet Kutsi Tecer’in “Orada bir köy var uzakta. Gitmesek de gelmese de o köy bizim köyümüzdür” nakaratları dökülüyor. İki vadinin arasına, yeşilliklerin içine kurulmuş şirin Dursunbey’e yaklaşıyoruz. Tabelanın yanın da durup fotoğraf çektiriyoruz. Nüfus 36.000, Rakım, bir şey yazmıyor ama 800 metrenin üzerinde olmalı. Etrafa kar kokusu sinmiş belli. Tepe de durup tabiat harikası gibi gözüken Dursunbey’e bakıyoruz. Her taraftan çam kokusu geliyor insanın burnuna, odun kereste yığınları görüyorsunuz etrafta. Şehrin ortasın da kocama devasa bir yapı var, Devlet Hastanesiymiş.
BALIKESİR’İN KERESTELERİ İLE ÜNLÜ DURSUNBEY İLÇESİ
Doğası ve bol oksijeni ile insana huzur ve sağlık veren bir ilçe Dursunbey. Bölge dağlık, ormanları ve kerestesi ile meşhur. Dursunbey'den Balıkesir-Kütahya demiryolu geçiyor. En büyük geçim kaynağı ormanlar ve hayvancılık. Dedim ya! Türkiye'deki en iyi çam ağaçları burada yetişir. Dursunbey çamı dediniz mi durup biraz düşünmeniz gerekir çünkü az budaklı kaliteli ve uzun ömürlüdür.
Nereden biliyorsunuz derseniz. Salihli sanayi sitesinde kamyon karasörü yapan Tahir amca anlatırdı. “Benim zamanımda ‘kendisi şimdi 80 küsur yaşında’ kereste dedin mi Dursunbey gelirdi akla. Metreküpü 50-60 tl pahalı idi yine de Dursunbey kerestesini kullanırdık” derdi.
“SUÇIKTI” ŞİİR AKŞAMLARI
Modernizmin getirdiği betonlaşmadan arınmış Dursunbey’de bir de Suçıktı Mesire Alanı var. Kaynak halinde yer altından çıkan suyun oluşturduğu eşsiz doğa güzelliğidir burası. Şehir merkezinin hemen yanında bulunması nedeniyle özellikle yaz aylarında halkın yoğun olarak uğrak yeridir. En önemli özelliğinden biriside geleneksel hale gelmiş Dursunbey Suçıktı Şiir Akşamları Etkinliğinin burada düzenlenmesi. İnsanın aklına yaz aylarında burada gelip yaylayası geliyor. İyi, güzel de, birde şu çarpuk çurpuk kötü yollar olmasa?
İSTİKAMET KESPUT
Şehri kuşbakışı görerek C şeklinde dolanıyoruz Dursunbey’i ve Balıkesir istikametine devam ediyoruz. Yollar yine çok bozuk ara sıra duble yol çalışmaları var ama bölük pürçük. Selimağa’yı geçiyoruz herhalde burası bir belde oradan sonra da Çamköy’e ulaşıyoruz. Adından da belli uzun uzun çam ağaçları ile çevrili. DADA diye bir yerleşim alanına geliyoruz buradan itibaren bodur maki ağaçları başlıyor. Uzaktan Kesput gözüküyor. Balıkesir'e bağlı bir ilçe olan Kepsut; il merkezine 22 km uzaklıkta nüfusu 24.600. Yolu mu? Tek gidiş geliş. Bakımsız, tangır tungur.
İNSAN ÖZÜR DİLEMESİNİ BİLMELİ
Burada bir şey itiraf edeyim. Balıkesir SEKA Kağıt Fabrikası Kesput’ta zannediyordum. Balıkesir SEKA denince aklıma hep Kesput geliyordu ama öyle değilmiş. Kesput’a girince sordum ‘SEKA nerede?’ diye. Adam anlamdı. Bir diğeri. “Burada değil Biğadiç yolu üzerinde. Hem devlet orayı kapatalı çok oldu.” Şaşırmadım dersem yalan olur. Yanlarında duran geçten biri kişi ‘Yok, yok! Yeniden açıldı orası’ dedi.
Hanım; “Sür hadi arabayı, bir an önce Balıkesir’e varalım. Yoruldum. Dağ tepe dolaşmaktan arabanın içinde canım çıktı” Hiç sesimi çıkarmadım. Cevap vermedim hanıma, her an patlaya bilirdi, pıştım. “Bunun bir tek telafisi var” dedim kendi kendime. Bir lokantada durup güzel bir yemek yedirmek. Yoksa çıngar çıkacak. İnsan haksız olduğunu kabullenmeli, öyle değil mi? Hanım senden özür dilerim.
SEKA KAĞIT FABRİKASI 19 YIL SONRA TEKRAR AÇILIYOR
Gelelim SEKA Kağıt Fabrikasına. 2 bin kişiye iş istihdamı sağlayan Balıkesir SEKA Fabrikası 1980 yılında üretime girmiş. Ne hikmetse 20 yıllık faaliyetin ardından 2000 yılında sonlandırılmış. 19 yıl kapalı kalan fabrika Mayıs 2019 yılında Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank tarafından tekrar işletmeye açılmış. Deneme üretimine başlayan fabrikada şimdilik oluklu mukavva ve ambalaj kağıdı üretiliyor. Umut ediyorum en kısa zamanda tüm kağıt işlerimizi karşılar hale gelir. Türkiye’de kağıt sıkıntısı var. Dışarıdan ithal ediyoruz. Kağıtsızlıktan gazeteler, dergiler basılamıyor.
NE OLACAK! YOL KENARINDAKİ LOKANTALARIN HALİ
Balıkesir Ayşebacı kavşağı gelince yol üçe ayrıldı. Balıkesir Şehir Merkezi, doğu istikameti Bursa-İstanbul, batı istikameti İzmir-Manisa. Biz İzmir yönüne döndük. Bir 10 km kadar gittikten sonra yeni açılan İZMİR-İSTANBUL otobanı çıkışı verildi. Biz eski yoldan gitmeyi tercih ettik. Eskiden vızır vızır arabaların geçtiği, her gördüğün 10 arabadan 7 sinin 35 ya da 34 plakalı olduğu yolda şimdilerde tek tük arabalar geçmekte. Onlarda ya 10 (Balıkesir) ya da 45 (Manisa) plakalı olanlar veya kamyonlar. Bu gidişle yol kenarındaki lokantacıların işi zor. Buradaki dinlenme tesisleri birkaç yıl içerisinde teker teker kapanacak gibi gözüküyor. Kavun karpuz tezgâhları da öyle çünkü İstanbul’dan İzmir’e ya da Çeşme, Bodrum, Marmaris, Fethiye gibi tatil bölgelerine gidenler tercihlerini yeni yola yapıyorlar. Eski yolu kullanmak istemiyorlar çünkü İzmir-İstanbul arası 7,5 saat yeni otaban da ise 3,5 saat sürüyor. Sizde tercihinizi ona göre yapınız.
Hanım! “Şu lokantaların birinde duralım mı?” diye sordum. Hayır, durmayalım. Baksana dinlenme tesislerinin önünde tek tük araba var eskiden öyle miydi onlarca araba dururdu. Müşterileri azaldı, kesin bunlar kazık atar adama deyince sen bilirsin diyorum.
GELENBE’DE YEMEK MOLASI
Arabanın içinde yavaş dan da olsa kıpırdanmalar başladı. Fırtına koptu kopacak. Biran önce bir mola yeri bulmalıyım. Hem arabaya akaryakıt alırım hem alışveriş yaparız hem de yemek yer, istirahat ederiz. Tanıdık, bildik yer olursa daha iyi olur. Bu yolu kullanırken hep Manisa Gelenbe’de ki Cemile Ana’ya uğrarız. Akhisar yolu üzerinde hemen Kırkağaç kavşağında. Bitişikte ki benzinlikten LPG’mizi doldurduk. Kaç liramı 2.87 kuruştan.
Hanım 3 büyük, üç küçük Kırkağaç kavunu aldı. Buradaki ürünler doğal. Çevredeki köylüler üretiyor. Tarladan tezgâha. Taze taze hem de biraz daha ucuza alabiliyorsunuz. Sağ olsun Cemile teyze bir kavun ekstradan koydu poşetin içine. Bizde boş durmadık, karşılık olarak kaşarlı poğaça verdik. Geçtik yandaki lokantaya bir güzel karnımızı doyurdu. Üstüne de bir bardakta demli çay. Fiziksel olmasa da zihinsel olarak biraz yorgunlumuzu attık.
Saat oldu 17:45. Yola devam. 30 kilometre sonra Akhisar’a ulaştık. Şehir Merkezine girmeden çevre yolundan Gölmarmara yoluna saptık. Ev yolu kısa olur derler. Güneş battı batacak, akşamın kızıllığında Salihli gözüktü.