ALAŞEHİR EKMEĞİ’NİN MUCİDİ İLHAN YENİKENT
Alaşehir ekmeği Ege Bölgesinde bilinir, özellikle semt pazarlarında, marketlerde ve fırınlarda satılır. Alaşehir ekmeğinin mucidi olarak bilinen 80 yaşındaki İlhan Yenikent,1978 yılında tesadüf eseri tanıştığı sarı buğday unu ile yaptığı deneme amaçlı ekmeği tanıdıklarına ikram ettiğini belirterek,” Alaşehiekmeği ismini verdiğim ekmeğe talep artınca üretimini arttırdım ve kısa sürede Ege Bölgesinde bilinir hale geldi.Tek hatam patentini almamak oldu”dedi.
Alaşehir-MANİSA
7 Eylül 2019 // (Özel Haber) Süleyman Arasan // 1822 //
Alaşehir ekmeği Ege Bölgesinde bilinir, özellikle semt pazarlarında, marketlerde ve fırınlarda satılır. Alaşehir ekmeğinin mucidi olarak bilinen 80 yaşındaki İlhan Yenikent, 1978 yılında tesadüf eseri tanıştığı sarı buğday unu ile yaptığı deneme amaçlı ekmeği tanıdıklarına ikram ettiğini belirterek,” Alaşehir ekmeği ismini verdiğim ekmeğe talep artınca üretimini arttırdım ve kısa sürede Ege Bölgesinde bilinir hale geldi. Tek hatam patentini almamak oldu” dedi.
“YENİKENT, ALAŞEHİR EKMEĞİ’NİN ÖYKÜSÜNÜ ANLATTI”
Alaşehir’de Soğuksu Mahallesi İstiklal Caddesi’nde yaşamını sürdüren ve ‘Alaşehir ekmeği’nin mucidi olarak tanınan 80 yaşındaki İlhan Yenikent, Ege Bölgesinde bilinen, özellikle semt pazarlarında, marketlerde ve fırınlarda satılan‘Alaşehir ekmeği’nin öyküsünü anlatttı.
“TEK HATAM PATENTİNİ ALMAMAK OLDU”
İlhan Yenikent,” Fırıncılık mesleğine 10 yaşında başladım. Ve 1985 yaşında emekli oldum. Bugün benim mesleğimi çocuklarım sürdürüyor. Soğuksu Mahallesi’nden hiç ayrımadım. Beni herkes Alaşehir ekmeğinin mucidi olarak bilir. Alaşehir ekmeğinin öyküsü 1978 yılına dayanır. O dönemler Alaşehir’de ekmek üretimi yapan fırınlar belediyenin tasis ettiği undan tek tip ekmek üretimi yapardı. Bu üretimin dışına çıkılmazdı. Fırında ekmek üretimi yaparken bir arkadaşım. ‘Komşusunun eşinden ayrıldığını ve elinde dört çuval sarı
un, bir çuval beyaz un olduğunu ve bu unları almamı’ önerdi. Bende bu unlar bozulmasın diye aldım ve bu şekilde sarı buğday unuyla bir tesadüf eseri tanışmış oldum. Normal ekmek üretimini yaptıktan sonra sarı buğday unundan 20-30 tane kadar deneme amaçlı üçlü ekmek yaptım. Bu ekmekten hem kendim tattım, hemde tanıdıklarıma ücretsiz olarak verdim. Ertesi gün ekmeği verdiğim kişilerden talep gelmeye başladı. Yaptığım araştırmalar sonucu Sarı buğday ununun Afyonkarahisar’ın Dinar ve Sandıklı yöresinde olduğunu öğrendim. Bunun üzerine uncudan bir kamyon sarı buğday unu getirmesini talep ettim ve sarı buğday ununun gelmesiyle birlikte ekmek üretimine başladım. Bu kez talepler arttı. Kuyruklar oluşmaya başladı. Dönemin Kaymakamı ‘kuyruğu kaldır, normal standartlarda ekmek üret’dedi. Belediye Başkanı ise ,’Normal standartlarda ekmek üretmezsen fırınını mühürlerim’ifadesini kullandı. Bende diğer fırınlarında bu ekmeği üretmesini önerdim. O günün şartlarında iki fırına izin verildi. Talepler artmaya başladı. Üretim yetersiz kalınca kuyrukların önüne geçmek mümkün olmadı. Daha sonra ülke genelinde Belediyelerden fırınlara un tahsisi kaldırılınca, tüm fırınlar serbest piyasaya yöneldi. Alaşehir’de faaliyet gösteren tüm fırınlar serbest piyasaya yönelince sarı buğday unundan 3’lü ve 5’li ekmek üretimi yapılan ve ismini Alaşehir ekmeği verdiğim ekmeğin ünü Alaşehir sınırlarını aştı ve özellikle Ege Bölgesi’nde tanınmaya başladı. Özellikle semt pazarlarında, marketlerde ve fırınlarda satılır. Tek hatam patentini almamak oldu”dedi.