BÜYÜK TAARRUZ; DÜNYADA MECLİS KARARIYLA VERİLMİŞ İLK VE TEK MEYDAN MUHAREBESİDİR
BÜYÜK TAARRUZ; DÜNYADA MECLİS KARARIYLA VERİLMİŞ İLK VE TEK MEYDAN MUHAREBESİDİR
Türkiye Emekli Subaylar Derneği’nin sponsorluğunda gerçekleştirilen Büyük Taarruz Bisiklet Turu’nun organizatörü Osman Kutlu ,”26 Ağustos - 09 Eylül tarihlerini kapsayan “Büyük Taarruz” günlerini yaşıyoruz. İsmi resmî olarak “Başkomutan Meydan Muharebesi”dir. Çünkü bu savaşa adı meclis kararıyla 31 Ağustos 1922 günü verilmiştir. Dünyada adı meclis kararıyla verilmiş ilk ve tek meydan muharebesidir. “Dumlupınar Meydan Muharebesi” diye yazılır, çizilir ve anlatılır ki külliyen yanlıştır”dedi.
Salihli-MANİSA
12 Eylül 2019 // Haber // Süleyman Arasan // 1761
Büyük Taarruz Bisiklet Turu organizatörü Osman Kutlu konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada, ”Başkomutan Meydan Muharebesi. En başta adı yanlış söylenir. “Dumlupınar Meydan Muharebesi” diye yazılır, çizilir ve anlatılır ki külliyen yanlıştır. İsmi resmî olarak “Başkomutan Meydan Muharebesi”dir. Farklı isimlendirmek en başta Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne hakarettir. Çünkü bu savaşa adı meclis kararıyla 31 Ağustos 1922 günü verilmiştir. Dünyada adı meclis kararıyla verilmiş ilk ve tek meydan muharebesidir. Meydan muharebesinin yapıldığı bölgenin çok küçük bir kısmı Dumlupınar ilçe sınırlarına girer. Büyük kısmı Altıntaş İlçesi sınırları içindedir. Yunan tarihinde de bu savaş “Allıören Savaşı” diye geçer. Savaşın merkezi Çalköy ve Allıören Köyü arasıdır. Bizim kuvvetlerimizin merkezi Çalköy tarafında, düşman birliklerinin merkezi de Allıören tarafındadır. Bir savaşın meydan muharebesi sayılabilmesi için bazı kuralları vardır. Öncelikle iki ordunun ana kuvvetleri savunma hatları olmaksızın karşı karşıya gelmelidir. Kılıç veya süngü ile yapılan bir yakın muharebe olması gerekir. Sonucunda iki taraftan birinin savaş direncinin kırılması gerekir. İki taraftan birinin tamamı veya büyük kısmı imha veya esir edilmelidir. Sonraki yıllarda savaşlar, uzaktan atılan silahlar ve zırhlı araçlarla, uçaklarla yapılmaya başladığı için tarihlerde meydan muharebesi diye yazılsa bile gerçek anlamda meydan muharebesi özelliği taşımaz. Bu açıdan değerlendirildiğinde Başkomutan Meydan Muharebesi gerçek anlamda meydan muharebesi özelliği taşıyan son savaştır.
BÜYÜK TAARRUZ BİSİKLETÇİLERİ ŞEHİTLİKTE
Kutlu şöyle konuştu,”Evet, yanlış duymadınız. Dumlupınar Şehitliği “Sahte”. Herkesin malûmu olduğu üzere halen 26 Ağustos - 09 Eylül tarihlerini kapsayan “Büyük Taarruz” günlerini yaşıyoruz. Bu günleri yaşamak ve yaşatmak amacıyla gerçekleştirdiğimiz Büyük Taarruz Bisiklet Turu çerçevesinde Dumlupınar’dan geçerken yüzlerce sivil ve resmî aracın Dumlupınar Şehitliği’nde bulunduğunu, çeşitli yazılı ve görsel basında sürekli olarak “Dumlupınar Şehitliği” ve “Dumlupınar Meydan Muharebesi”nin öne çıkarıldığını üzülerek görüyorum. Bilerek veya bilmeyerek yapılan bu yanlışlara artık “Dur!” demenin zamanı geldiğini düşündüğümden, gerçeklerin ortaya çıkarılması ve gelecek nesillerin doğru bilgilendirilmesi amacıyla bu yazıyı kaleme aldım. Birincisi, yeri sahte. Büyük Taarruz sırasında burada ve yakın civarında, çatışmayı bırakın, tek bir mermi bile atılmadı! İkincisi, buradaki şehit mezarları sahte. Mezarların gerçeklerle alakası yok! Hepsi göstermelik. Üçüncüsü, buradaki anıt ve hikâyeleri sahte. Ne üç komutan burada yan yana geldi, ne de baba-oğul kucaklaşması yaşandı! Dördüncüsü, anıtın bulunduğu tepe sahte! Yani burada böyle bir tepe hiç olmadı. Sonradan yığma topraktan yapıldı tepe. Zaten durmadan kamuoyuna pompalanan “Dumlupınar” ismi de sahte. Yani ne “Dumlupınar Meydan Muharebesi” adıyla bir savaş oldu, ne de savaş Dumlupınar’da oldu. Öncelikle savaş Dumlupınar’da değil, Çalköy-Allıören-Aslıhanlar hattında oldu. Savaş alanının bir kısmı Dumlupınar sınırlarına girdiği gibi diğer bir kısmı da Altıntaş sınırları içinde. Yani “Altıntaş Meydan Muharebesi” demek belki de daha doğru olur. Ancak işin ilginç noktası bu savaşın adı. Dünyada meclis kararıyla ismi verilen tek savaş. Ve verilen isim “Başkomutan Muharebesi”. Her şey bir yana, bu savaşa “Dumlupınar Meydan Muharebesi” demek, kutsal meclise, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne hakarettir. Hele Atatürk’ün bizzat Nutuk’ta bile “Başkomutan Muharebesi” olarak bahsettiği bu savaşa “Dumlupınar Meydan Muharebesi” demek Atatürk’e hakarettir. Aynı zamanda böyle bir şeye cüret etmek kimsenin haddine değildir. Diğer taraftan bu savaşa “Meydan Muharebesi” demek bile büyük gaflettir. Çünkü Atatürk bizzat kendisi bu savaşın adında “Meydan” kelimesini kullanmaz, Nutuk’ta “Başkomutan Muharebesi” ifadesini kullanır. Sebebi ise kitabımızda detaylarıyla olacak. Çok özel bir sebebi var. Eğer bu sebep olmasaydı, bu savaşın adı, Atatürk’ün ilk defa telaffuz ettiği şekliyle “Aslıhanlar Meydan Muharebesi” olacaktı. Şehitliğe dönersek, diyorlar ki “Burası temsilî şehitlik”. Dünyanın hiç bir yerinde, hiç bir çağdaş ülkede, gerçek şehitlerin olduğu yere 10 km mesafeye “temsilî” şehitlik yapılmaz. Eğer oraya kadar gelmiş insanı 10 km ötedeki gerçek olay yerine ve şehit mezarlarına götüremiyorsanız zaten “temsilî” de olsa bir şey yapmanıza gerek yoktur. O toplum bitmiştir. “Temsilî” demek, gerçek olay yerine çok uzak olan yerlerde halkın farkındalığını sağlamak amacıyla görseller yapmak demektir. Meselâ İstanbul’a temsili bir şehitlik veya anıt yapabilirsiniz ama Gelibolu yarımadası dururken, karşı kıyıya, Lapseki’ye ya da İntepe’ye “Temsilî” şehitlik yapamazsınız. Bunu söyleyince diyorlar ki “Efendim burası bütün Kurtuluş Savaşını temsil ediyor.” Atatürk’ün bizzat temelini atıp açılışını da bizzat kendisinin yaptığı anıt varken başka yere “temsilî” anıt veya şehitlik yapılır mı? Savaşın hemen ertesi günü savaş alanını gezen Atatürk, yanındaki komutanlarla birlikte bir sahneye rastlar. Bir sancaktar kendisi toprağa gömülmüş olduğu halde kolunu yukarı çıkarmış ve bayrağı havada tutmuştur. Hemen talimat verir ve oraya “Meçhul Asker Abidesi” yapılması talimatını verir. Bu simgenin kullanılmasını ister. 1924 yılında temelini atar, 1927 yılında açılışını yapar ve bu açılışta bu anıtın, “Türk yurduna göz dikeceklere, Türk’ün 30 Ağustos günündeki ateşini, süngüsünü, kudret ve iradesindeki şiddeti hatırlatacağını” söyler. Kurtuluş Savaşı’nın tamamını kapsayan bu anıt varken, 10 km öteye temsilî anıt yapılır mı? Kimin haddine? Çok uzatmaya gerek yok. “Dumlupınar Şehitliği” de, “Dumlupınar Meydan Muharebesi” de yanlıştır, yalandır, sahtedir. Bu konuda belgesiz, mesnetsiz iddialarda bulunmak gaflettir, dalalettir. Hele köşe yazıları yazmak, TV programları yapmak ihanettir. Her şeyden önce buradaki “yığma” tepe üzerinde bulunan anıtın açıklamasını yapmadan da kimse ahkâm kesmesin. Dünyanın her yerinde süngü takmış asker anıtının yüzü düşmana dönük olur. Dumlupınar Şehitliği’ndeki anıtın yüzü neden doğuya dönük? Doğudaki düşman kim? Bu konudaki yanlışları belgelere dayalı olarak yazmaya devam edeceğim”dedi.
OSMAN KUTLU "KARA HARP OKULU MEZUNUYUM"
Çanakkale doğumlu olduğunu belirten Osman Kutlu son olarak, “Kara Harp Okulu mezunuyum. Araştırmacı-Yazar olarak faaliyetlerde bulunuyorum. Özellikle gençlerimize Büyük Taarruzu yerinde öğretmek için Büyük Taarruz Bisiklet Turu’nu düzenliyorum”dedi.
Bugün 1009580 ziyaretçi (2658347 klik) kişi burdaydı!
“TogaMedya doğru, dürüst, şeffaf gazetecilik”
TÜRKİYE
<
Toga Medya Editörü / Wie is de editor van TogaMedya