OYUNCAKÇI
Oyuncakçı küçük bir kasabada yaşıyordu. Emekli olduktan sonra bahçesinde küçük bir oyuncak atölyesi kurmuştu.
Yarasa Çocuklar kitabından bir öykü
Emekli öğretmen Zeynep Karaaslan Eman yazdı:
28 Ocak 2020 // No:1923
Tahtadan, makaradan, cevizlerden, ağaç dallarından yaptığı oyuncakları eşi elden geçirip kendi yaptığı oyuncak bez bebeklerede elbiseler dikiyordu.
Bu yaşa kadar çocuk sahibi olamayan çift çocukları çok seviyordu.
Biten oyuncaklar kutulara konup raflarda yerini alıyordu.
Oyuncakçı dedeye uzak bir yerden ara sıra orta yaşlı bir adam gelip bütün oyuncakları satın alıp gidiyordu.
Oyuncakçı dede o adamın nereden geldiğini bile bilmiyordu.
Gün geçtikçe daha sık gelmeye başladı. Daha çok oyuncak istiyordu.
Yaşlı çift buna imkan olmadığını söylediler.
Yan komşuları bir gün onları oğullarının düğününe götürmek istedi. İşi bırakıp en güzel elbiselerini giydiler .
Tören yeri büyük bir şehirde olacaktı. Mesafe çok uzaktı.
Akşam üzeri lüks bir salona geldiler.
Salon çok kalabalıktı. Garsonlar masalara yemek servisi yapıyordu.
En önde isimleri kartlara yazılmış bir masaya oturdular.
Gelinin anne babası onlarla tanıştılar.
Gelin ve damat salona girdi. Herkes müzik ile ayağa kalktı. Alkışladılar
Gelin oturunca çantasından bir gelin bebek çıkardı masaya koydu oturttu.. Herkes tuhaf tuhaf bakarken açıklama yaptı.
.. Ben çok küçükken kayboldum. Anne babam kaza yapınca arabanın bir kısmı yanmış ben kazadan kurtulup ana yola çıkmışım dört yaşında beni bulanlar çocuk bakım evine vermişler.
İşte bu bebek orada bana hediye edildi. Bir zengin adam bütün çocuklara her yıl hediyeler verirdi. Bu yaşıma kadar bana hep arkadaş oldu. Anne babamı on yedi yaşında buldum. Bu bebek benim en yakın arkadaşım sırdaşımdır. Okulumu onunla ders çalışarak bitirdim. Şimdi çocuk doktoru oldum.
Yaşlı kadın ayağa kalktı.
.. Bu Lucy benim sarı saçlı Lucy im.
Ağlayarak koştu masadan bebeği aldı. Kokladı öptü.
.. Bu bebek sizin miydi yoksa?
.. Hayır ama onu ben yapmıştım uzun yıllar önce. Bakın size çok benziyor. Rüyamda gördüğüm sarı saçlı mavi gözlü küçük bir kıza benzetmiştim onu yaparken
.. Evet çok benziyoruz.
.. Ben sizi görmüştüm o gece rüyamda. . Küçük bir kızdınız bana gülümsüyordunuz.
Bizden bir bey alıp gitmişti bu bebeği. Etiketinde adı vardı.
Herkes susmuştu.
Salonda davetliler ayakta yaşlı kadını alkışlıyordu.
Yaşlı adamın komşusu yanındaki komşusunun çok ucuza oyuncaklar yapıp sattığını anlattı. Yıllardır bıkmadan karı kocanın bu işi yaptıklarını söyledi.
Alkışlar arasında yerlerine oturdular.
.. Duydun mu Ann o adam oyuncaklarımızı kimsesiz çocuklar için hep satın almış.
. Evet hayatım. Ne kadar güzel bir işe vesile olmuşuz. Daha çok oyuncaklar yapmalıyız..
..Evet ömrümüzün yettiği kadar..
Nikah sonrası salonda uzun bir kuyruk oluştu. Bütün herkes oyuncak siparişi vermek için sıradaydı..
BAYRAM
İki arkadaş okuldan eve gidiyordu. Köyde tek okul vardı.
Emekli öğretmen Zeynep Karaaslan Eman yazdı:
23 Nisan 2020 // No:1923
Okulda üç öğretmen görev yapıyordu.
.. Mustafa bayram için bişey düşündüm ben.
.. Ne düşündün?
.. Sende bayrak var mı Türk bayrağı.?
.. He.. var, abim askere giderken almıştık bir büyük bir küçük.
.. İyi az sonra uçurtma yapcaz
bayraklısından.
.. Yok yaa nasıl olcak o?
.. Çok kolay kağıt ip de olsun al gel.
.. Tamam
Mustafa eve girer girmez çantasını koyup elini yüzünü yıkadı. Podyesini çıkarıp kapının arkasına astı.
.. Mustafa geldin mi oğlum.?
.. Geldim ana ben az sonra gitcem acelem var.
.. Nereye gitcen ?
.. Kamille uçurtma yapcaz bayram için.
.. Nerde yapceniz.?
.. Yukarı çeşmedeki bayırda. Orda rüzgar çok.
.. İyi tepsiye yemek koyayım şu masada ye.
.. Acıkmadım tokum ben.
.. Ekmeğin içine kızartmadan koyayım. Acıkınca yiyin o zaman. Ocakta yaptım.
.. Tamam ana sağol.
Tepede rüzgar esiyordu. Çeşmenin arkası kuytuydu. İki arkadaş birer çıtalı uçurtma yaptılar üstüne bayrak bağladılar.
.. Çok güzel oldu len.
.. Tam istediğim gibi oldu.
.. Ben acıktım şunu beraber yiyelim anam koyduydu keseye.
.. Benimki de helva ekmek katmıştı.
Oturup önce kızartma arkasından helvayı iştahla yediler.
.. Kamil uçursak bunları.
.. Yok bayramda uçuralım sürpriz olsun köye. Şimdi görürler.
Bayram sabahı öğretmenler bahçede çocukları sıraya dizdiler tören başlamak üzereydi. Dördüncü sınıftan iki öğrenci eksikti.
. . Nerde bu çocuklar Mustafa yok Kamil yok?
.. Görmedik öğretmenim.
Tören başladı. Önce İstiklal marşı saygı duruşu oldu.
Okul müdürü Mehmet bey konuşma yaparken çocukların hepsi havaya bakıyordu. Gökte iki uçurtma hem de bayraklı uçurtma uçuyordu. Çocuklar sevinçle zıplayıp alkışladılar.
.. Yaşasıııın.... Yaşasıııın....
Müdür konuşmaktan vazgeçti. Kimse dinlemiyordu. O iki uçurtma zaten günün anlam ve önemini fazlası ile anlatıyordu.
Ayşe öğretmen gelmeyen iki öğrencisinin bu işi yaptığını anlamıştı. Gözlerinden yaşlar akıyordu.
.. Ne mutlu Türküm diyene, diye bağırdı.
Bütün çocuklar da bağırdılar.
.. Ne mutlu Türküm diyene..
İki bayrak o gün akşam hava kararıncaya kadar uçtu. Diğer çocuklar koşup nöbet tuttular. Sıra ile uçurdular. İki bayrak sayesinde köyün bu güne kadar en güzel bayramı kutlanmıştı.
Köy halkı hep sokaklardaydı. Herkes göğe bakıyordu.
Ertesi gün müdür iki arkadaşı çağırıp ödül verdi kutladı.
Öğretmenleri de her ikisine birer bisiklet sözü verdi..