|
Nuri Gerek (Türkiye Önemli Bir Dönemece Giriyor)
Dünyamızda iklim değişikliği ve tüketim toplumunun kontrol edilmesi ve sürdürülebilir bir düzen için neler yapılması gerektiğini tartışırken ülkemiz ihtirasa kapılmış liderlerin peşinden gidiyor. Yerleşik düzene hizmet eden partiler devamlı gündemde. ÇEVRE BİLİNCİ VE SOSYAL SORUMLULUK Atmosfere salınan gazlar dünyayı gittikçe ısıtıyor. Dünyamızın ısınmasına neden olan sera gazları; su buharı, karbondioksit, metan ve sanayi atığı gazlardan klor, karbonlar, kurşun, civa, toksik ve sularımıza ve toprağa zarar veren PCB’ler ve plastik ısınma konusunda sebep oluyor. Son dönemde fosil yakıt kullanımın artışı ve ormansızlaşma dünyanın her yerinden, okyanusun dibinden dağların zirvesine kadar, etkisini gösteriyor. Kuzey kutbu kötü sinyaller veriyor, buzullar eridi, deniz seviyesi yükselerek sahil kesimlerini tehdit ediyor, mevsim dengeleri bozularak tarımı zorlaştırıyor, doğal ortamda yaşayan hayvan yok denecek kadar az zira uygun habitat kalmadı. Öte yandan büyük ve küçük baş hayvanların yoğun tüketimi çevreye başta metan gazı salınımı ve su tüketimi olmak üzere çok ağır yükler getiriyor. İklim değişikliği gerçeğini bunla ilgili tüm bilim dalları kabul ediyor. Nükleer enerji gibi basit çözümler ile enerji sorununun önüne geçilemez. Henüz geç değil ama değişikliği getirecek partiye yönelmek zamanı çoktan geldi geçiyor. Gelişmiş ülkelerde en tutucu partiler bile çevre ajandasını en başa koymuş iken Türkiye’de herşey lafda kalıyor. Dünyamız hibrit, manipüle edilmiş, yani genetiği ile oynanmış tohumlara yöneldi. Gıda ihtiyacını kısa vadede çözmemiz ekolojik dengeleri bozuyor, sürdürülebilir bir yolda değiliz. Yeryüzündeki su kaynakları, okyanuslar denizler, akarsular, ırmaklar, karlar, buzullar ve yer altı suları dönüşümü olmayacak şekilde kirleniyor. İçilebilir ve sulama yapılabilir tatlı su kaynakları önemli ölçüde yetersiz ve gelmeğe devam ediyor. Tuzlu sudan medet umanlar bunu arıtmanın çok pahalı ve çok enerji isteyen bir yöntem olduğunu unutuyor. Sadece güneş ve rüzgar enerjisi ile pek çok sektörde enerji ihtiyacının karşılanamayacağını bilincinde değil henüz pek çoğumuz. TATLI SU KAYNAKLARININ AZLIĞI Dünyada bulunan suyun sadece yüzde 1 (evet % 1) kadarı içilebilir tatlı su kaynaklarından oluşuyor. Mevcut endüstriler bunların bulunduğu bölgelerde yoğunlaşmış durumda. Tarımda başarısız kitleler deniz ve akarsu kenarlarındaki şehirlere göçerek bu kirliliği ve tüketimi artırıyor. Sınırsız tüketim arzumuz ile başta su olmak üzere kaynakları kurutuyoruz. İklim değişikliği su kaynaklarının tükenmesinde önemli bir rol oynuyor. Ormanları gönlümüzce kesip, parçalarıyla lüks bir şeyler yapıyoruz, uzun uzun kuleler dikmek suretiyle dünyada yer fazla alan işgal etmediğimizi sanısı ile yaşıyor, yapay göller yapıyor ve şehirden uzak temalı yeni şehirler inşa ederek avunuyoruz. Yağmur ormanları yok olurken, yapay ormanlara ticari amaçlarımız için mono kültür oluşmasına neden olan türleri ekiyoruz. Sadece ülkemizde milyonlarca kök ağaç dikildi yalanına inanıyoruz. Fırsat buldukça şehirlerden hava kirliliği, stres ve başka bir sürü nedenle kaçıyoruz ama hiçbir lüksümüzden feragat etmiyoruz. Yeni yapılan şehirden uzak uydu şehirlerde yapay göllere bakarak çözümün bu olmadığını sezinleyenler bile çareye kafa yormuyor. ORMANLAR Ormanlar yok ediliyor. Bunun sonucunda topraklar faydasız hale geliyor, mevsimlerin dengesi bozuluyor. Bedenimiz ve beynimiz oksijen yetersizliğinden yorgun düşüyor. Doğal olarak kendi sonumuzu hazırladığımızı biliyoruz ama karbon ve metan dolu hava ve çevrenin farkına varamayacak kadar kafalar aptallaşıyor. TÜKETİM ÇILGINLIĞI Bu kötülüğün sanayi devrimi ve tüketim çılgınlığı ile başladığını ve ihtiyaç dışı eşya ve gıdalar aldığımız unutuveriyoruz. Birçok ürün kullanılmadan veya ömrünü gerçek anlamda tüketmeden çöpe atıldığında yenisinin üretilmesi ve tabii ki üretildiği an hızla tekrar tüketilmesi gibi bir kısır döngüye gidiyor. İŞ GÜCÜ UCUZLUYOR, ÜRÜNLER SIĞLAŞIYOR Her geçen gün artan ve ucuzladığını düşündüğümüz sektörler aslında hızla artan değersiz ama ucuz olmayan ürünlere dönüşüyor. Aslında ucuzluyan tek şey iş gücü. Hammaddeden azalıyor ve kimyasallar artıyor. Sağlık hizmeti artarken, tedavisi pahalılaşan hastalıklar çoğalıyor.ucuzlayan insan hayatı aslında… tüketim hızla büyüyor. Her şeyi tüketiyoruz, dünyayı tüketiyoruz, dünyanın her türlü kaynağına dokunduk. Artık el değmemiş bir kaynak bilmiyoruz. Bulduğumuz herşeyi endüstriye açıyoruz, aslında sır gibi saklamamız gerekenleri başka uluslar nasıl olsa alıp tüketecek diye biz bir an önce tüketmenin yolunu bulup, keyfine bakıyoruz. Yarın oy verirken bunların hepsini bir kefeye koyun sonra size daha fazla refah umudu veren yerleşik düzenin sağında veya solunda görünen ama sadece kısa vadeli çıkarları için yarışan partilerden uzak durun. Dünyaya örnek olacak bir Türkiye için çalışmak istediğinizi ve sağduyulu olduğunuzu biliyorum. Sizden kendisiyle ve çevresi ile barışık bir partiye oy vermenizi rica ediyorum. Mutlu bir gelecek maddiyatla değil paylaşmakla olacaktır!
Nuri GerekYeminli Tercüman ve Mütercim 6 Haziran 2015YAZARIN TÜM YAZILARI THE POWER OF THE MAJORITY AND THE POWER OF THE STRONGEST TÜRKİYE ÖNEMLİ BİR DÖNEMECE GİRİYOR |
|