|
Gülgün Yalvaç (Her Ölüm Erken Ölüm)
HER ÖLÜM ERKEN ÖLÜM DEĞİL Mİ ? Salı günü Mehmedim kötüleşince apar topar beni evden aldılar SDH.Aciline gittik.O da ne? Ortalık polis kaynıyor.Her taraf emniyet araçlarıyla dolu ,her tarafta polisler…Acile giriş ne mümkün? “Ne oluyor ?”diye sordum.”Bir polis kalp krizi geçirmiş ona müdahale ediyor” dendi. Ben acilden ayrıldığımda Acil Ekibimiz hala canla başla polisimizi geri döndürmeye çabalıyordu. Dün birçok kişi gibi bende cenaze törenine koştum.Ben gazeteciliğe polis muhabiri olarak başladım.Yıllarım geçti aralarında.Tıpkı son dönemde hastanelerde geçtiği gibi.Ama polis, ama sağlık personelinden birinin canı yansa, ilk benim de yüreğim yanar oldu. Hayır ölen kardeşimizle hiç muhatap olmadım.Onu hiç yakından tanımadım.Ama bizim kardeşimizdi.Benim ülkeme, benim ilçemde, benim insanıma hizmet veren bir neferdi. Yarım saat öncesinden gittim törene.Akın akın geliyordu insanlar.He r zaman olduğu gibi, kimi seyir bakmaya, kimi yaşayan acıyı paylaşmaya.Ben acımı içimde yüreğimde kendimle paylaştım yalnız.Tıpkı annemde olduğu gibi yüreğim yandı.O eşin, o evlatların, o ana babanın hissettiklerini yaşıyordum annemi kaybettiğim gün gibi.”Ateş düştüğü yeri yakıyor”… Tören bittimi; görevi veya makamı icabı oraya gelenler oradan ayrıldığında hayatlarına kaldığı yerden devam ediyorlar.”Geride kalan bir şekilde oluyor” deniyor da nasıl oluyor? İnsanlar birer birer çekiliyorlar yanınızdan. Acınızla, yalnızlığınızla çaresizliğinizle baş başa kalıyorsunuz. Polislik mesleği çok zor bir meslek. Her ne kadar evlenip çoluk çocuk sahibi olsalar da aile hayatları yok denecek kadar az. Çalıştıkları sürece sorun hepsine, kaç bayram, kaç yılbaşını çocuklarıyla, aileleriyle, ana babalarıyla geçirmişler. Onlar POLİSLERİMİZ: Bu ülkenin adeta 112 acil ambulansları gibiler. Her olayda her yerde KELLLE KOLTUKTA canla başla çalışıyorlar. Onlar bizim evlatlarımız, eşlerimiz, yakınlarımız da olsalar çoook yalnızlar… Görevleri zor. Ne yağan kar, ne yazın pişirici sıcağı, kar-boran fark etmeden ne görev verildiyse, bayram, yılbaşı, doğum günü, çocuğunun mezuniyeti vb.ne olursa olsun onlar görevlerinin başında olmak zorundalar. Evet geçmiş yıllara oranla daha çok araç gerece sahipler ama ruh dünyalarında yalnızlar. Eşleri, çocuklarıyla aynı şehirdeyken bile çok uzaklar.O nedenle yıpranmaları çok daha fazla. İşte en kötü örneği. Merhum Halil ALTINKAYA kardeşimizi daha hayatının baharında kalp krizi sonucu toprağa verdik. Mesleğinin payı bunda çok elbette… Protokol,mesai arkadaşları,ailesi ve olayı merak eden halktan insanlardan oluşan güzel bir kalabalıkla edilen dualarla uğurladık Halil ALTINKAYA kardeşimizi gerçek mekanına. Görevimiz bitti mi şimdi? Asıl görev bundan sonra başlıyor. Geride kalan genç bir eş ve yetim kalan 2 yavru. Merhumun ne sıkıntıları, ne kadar borcu vardı bilmiyoruz. Şimdi geride kalanlar onun yokluğu, onun yalnızlığı ve çaresizliği ile boğuşurken o genç anne “Çocuklarımla tek başıma ne yaparım” ı düşünmemeli. Başta ilçe emniyet müdürümüz olmak üzere yakın mesai arkadaşları bu genç kadınımıza arka olmalı, destek olmak için çaba harcamalı. Varsa bir borcu, varsa bizim bilmediğimiz ama giderebileceğimiz sıkıntıları; önümüz Ramazan.Bu bir vesile.Bu Ramazanda bu ailemiz için bir havuz oluşturup bu ailemize katkıda bulunmak ona sahip çıkmak görevimiz olmalı. İşte o zaman anlarım İNSAN olduğumuzu. İşte o zaman anlarım cenaze töreninde nasıl tek yürek olup acıda tasada birleşip paylaşarak acılarımızı üleştiğimizi. ALTINKAYA ailesi başta olmak üzere Salihli EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ’ NE çalışma arkadaşlarına sabırlar diliyorum. Mekânın Cennet Olsun Halil ALTINKAYA… Işıklar içinde uyu… GÜLGÜN YALVAÇ (Gazeteci-Şair) 11.06.2015 |
|