|
Gülgün Yalvaç (Hani Emeğimize Saygı)
“Tüm Kameraman ve fotoğrafçı Kardeşlerime “ Yaz bitti bitiyor. Düğünler deseniz nerdeyse her gün yapılır hale geldi. Öyle ki şimdiden gelecek yılın hafta sonlarının rezervasyonları yapılmış, bitmek üzere. Sahi… Salihli’de kaç düğün salonu var, bileniniz var mı? İnanın ben bile bilmiyorum. Her ay bir yenisi ekleniyor şimdilerde. Yine hafta sonları ful, hafta içi bile düğün yapılıyor şimdilerde. Salonun yeri, düğünün günü, verilecek ikramlarda önemli. Ona göre fiyat sıkalası artıyor veya eksiliyor. Paket programlar içersinde düğünün video ve fotoğraf çekimleri de oluyor genelde. Birçok salonun anlaşmalı fotoğraf stüdyoları var. Onlar gerekli alet edevatı temin edip yevmiye ile elaman tutup, çekimleri gerçekleştiriyorlar. Bu çekimleri gerçekleştiren insanların en zor ama en güzel anları düğünün bitiş saati… Bende o elamanlardan bir tanesi olarak gelin sizlere yaşadıklarımızı bir anlatayım sizde hak verin. Neden mi? İşte şöyleee… Düğün yapmak zor iş. Evi döşemek derseniz gerçekten büyük bir masraf. Düğün dendiğinde ise masrafların ucu bucağı tükenmiyor. Gelinlik damatlıkla bitmiyor iş. Salonu para ve imkânınıza göre paket program içersinde aldığınızda basıyorsunuz parayı her şey ayağınıza geliyor. Eskiden düğünden bir gece önce kına gecesi ayrı yapılırdı. Şimdi aynı gece içersinde kınayı ve düğünü yapar olduk. .Şimdi gelin gelinliğiyle geliyor, oynanıyor, takı yapılıyor. Daha sonra gelini gelinlikle değil, kına gecesi giysileri ile uğurlar olduk şimdilerde. Salona ilk gelen ekip müzisyenler ve fotoğraf kamera ekibi oluyor. Herkes düzenini kuruyor ve beklemeye başlanıyor. Fotoğraf ve kamera ekibi düğüne ilk gelenlerle birlikte iş başında çekimlere başlanıyor. Gelin damat içeri girdikten sonra kamera ve fotoğrafçının artık oturacak dakikası yok. Her anı ölümsüzleştirmek, en iyi görüntüyü almak, için çırpınıyorlar. Çünkü geleceğe bırakılacak, anımsandıkça açılıp bakılacak, o geceye ait tüm anıların mimarı, mühendisi onlar. Düğün başlıyor ya, gösterişte başlıyor. Dolarlar bahşişler kırla gidiyor.(Son dönemde moda olan sahte dolar atılması ise tam bir facia. Ve hiçbir denetim yok ne yazık…) Ne kadar çok bahşiş o kadar gösteriş. Davulcu elinde davulu tokmağa kimin yanında vurduysa 1 dolar 5-10-20 Tl. Bahşişi kapıyor, defalarca, defalarca kez. (Yakında bir davul alıp çalmayı öğrencem ve Salihli’de bir ilki yapıp kadın davulcu olursam şaşmayın) Sonra pasta geliyor. Pastayı yapanlar (Ya da şimdilerde maket pasta kestirip, kesilmiş pastaları dağıtanlarda pek çok) damada yaklaşıyor. Ve damat gönlünden ne koparsa; 20-30-100 Tl. Koyuyor pastayı getirenlerin cebine. Sonra saat 24.00 vurduğunda müzisyenlerin işi bitiyor. Ama kamera ve fotoğraf makineleri hala kayıtta.Yakın akrabalar,, eş dost kim varsa onların fotoğrafları çekiliyor. İşini bitiren kamera ekibinden bir kişi heyecanla(Varsa) gelin-damadın babası ve damadın yanına gidiliyor.”Kamera sıkıştı arkadaşım, kardeşim) Kendini bilen insan zaten imkânı ölçüsünde hiç söylemeden bir şeyler atıp helallik istiyor. Ama bazıları var ya bazıları, başlıyorlar kıvırtmaya…”Ya biz dışarıdan geldik.”(Elbette gelecen kızımızı almaya geldin)“Hay Allah hiç param da kalmadı ya!”(Yazıkkk lüks salonlarda otellerde düğüne para var ama bize yok)“Kardeşim size para ödeyip alıcaz zaten fotoğrafımızı o zaman size de veririz( O fotoğrafları bizden almıyorsunuz ki. Fotoğrafçıdan alacak, bizi bir daha görmeyeceksiniz) Az önce pistte oynayanlara dolarları deste ile savurup konuklarına akla hayale gelmedik hediyeler dağıtanlar, nerdeler? Tıssss. Sönmüş balona dönüyorlar düğün bitiminde. Ortada hava atacak, gösteriş yapacak kimseleri kalmayınca, paraları da kalmıyor, havaları da kalmıyor, İNSANLIKLARI da HİÇ kalmıyor ne yazık.(mecbur değilsiniz elbette.Hiç kimseye vermeyene bizler zaten yanaşmıyoruz.Ama bizleri üzen konuklar önünde hava atmaya gelince bahşiş bol bize gelince “yok “ oluyor ya ona kızıyoruz) Bir öğle sonrası bizi stüdyodan alıp, gün boyu sıcak güneş altında fotoğraf ve video çektiren, bu şikâyetlerimizi anlattığımızda : “Aman abla olur mu öyle şey! Lütfen her şeyi ama her şeyi, düğünümüze gelen herkesin her masanın fotoğrafını istiyorum. Ben sizin emeğinizin altında kalmam “deyip gecede 1 dakika oturmamıza izin vermeyip normalde 350-400 poz çekim yaparken, kendi adıma 1800 fotoğraf çekip bahşiş dediğimizde “Param kalmadı. Daha bir sürü para verilecek diyen, lüks bir otelde şaşalı-lüks bir düğün yapıp ama bahşişe gelince parası olmayan beyler: Paranız değil, emeğe saygınız, insanlığınız, onurunuz kalmamış sizin. Varsın olsun. Biz işimizi hakkıyla yapar, gerisini Allaha havale ederiz. Bize çok gördüğünüz üç kuruşu o sizden misli misli çıkartır nasılsa. Varsın cebimizde bahşişimiz olmasın. Biz onurumuzla, emeğimizle(Her ne kadar emeğe saygı olmasa da) insanca yaşam sürmeye devam ederiz. Size hakkımızı helal etmek mi? Haşa … O fotoğraf ve videolara baktıkça içinizin ta en derin köşesinde vicdanlarınızın sesini duyarsınız inşallah…(Tabii vicdan denen o duygunuz hala varsa eğer)Tüm kameraman ve fotoğrafçı kardeşlerimin yüreklerinden öpüyor, emeklerine saygı gösterecek müşteriler diliyorum kendilerine… İyi ki içinizden birisiyim. Ve sizleri çok seviyorum… Gazeteci/Yazar 25 Ağustos 2014
|
|