|
Hüseyin Kizilca
AFRİKA, AÇLIĞIN EN YOĞUN YAŞANDIĞI KITA 1983 yılı sonlarına doğru doğu ve orta Afrika'da 150 milyon kişinin açlıktan ölme sınırında olduğu saptandı. Açlık ve fakirlik sınırında olan 24 ülkeden en fazla etkilenenler ise Çad, Gana, Mali, Etiyopya, Mozambik, Somali ve Senegal oldu. Yakın dönemdeki en büyük kuraklığın yaşandığı Afrika'da, bu kuraklıktan tüm toprakların % 44'ü etkilendi. Susuzluk ve dolaysıyla kuraklıktan kaynaklanan bitki ve hayvanların telef olması insanların açlıktan ölmelerindeki önemli sebebtir. Bu sebeb, kıtadaki kıtlık ve açlığın oluşmasındaki sebeblerden sadece biridir. Dünyanın en yoksul kıtası olan Afrika'da 1970'lerde nüfus artışı, besin üretiminin üzerine çıktı. Milli gelirdeki büyüme yavaşladı. Büyük emperyalist memleketler, ucuz işci emeğinden faydalanmak, ucuz imalat yapa bilmek için yok pahasına bu insanları hala eski kolonist ve kölelik anlayışıyla sömürdü ve sömürmekte ısrarla devam etmekte. Tarım üretiminin artırılması için gereken gübre, tarım zararlılarına karşı ilaçlar ve yakıt gibi girdiler yoksul Afrika ülkelerindeki döviz kıtlığı nedeniyle sağlanamadı. Ama bünün yanı sıra her ne hikmetse, çocuk yaşta sayılacak gençlere her türlü silahlar verildi. Sanayi ürünü gereksinimlerinin büyük bölümünü dışardan satın alan bu ülkelerden bazıları, bu ürünleri ülke içinde üretmek için tarım aleyhine sanayiye ağırlık verdi. Bu da, tarım üretiminin artırılması için gerekli kaynakları azalttı. Büyük boyutlarda kırsal kesimden kentlere göçler çoğaldı. Bu da, tarımda daha az insanın çalışarak kalabalık kentleri beslemesi demekti. Halen kentlerde milyonlarca işsiz bulunmasına karşın kırdan kente göçler sürüyor. Uzun süren kuraklığın yarattığı ve Afrika' nın genel ekonomik koşullarının beslediği kıtlık ve açlık, kıtada süregelen savaş ve iç savaşlarla çok daha önemli boyutlara ulaştı. Savaş bazı ülkelerde bir yandan tarım ürünlerinin yok olmasına neden olurken, öbür yandan da tarım yapılan topraklardaki kırsal nüfusu kitleler biçiminde göçe zorladı. Ayrıca savaş ve iç savaşlar, insan gücünün ve kıt kaynakların açlıkla savaşmak yerine silahlara yatırılmasına yol açtı. Bu da kimilerini sevindirdi ve zengin etti. Zaten bilinen eski bir oyun. (İnsanları birbirlerine düşür araya fitne yay, silah sat birbirlerine kırdır ve oraya hakim ol.) Mozambik'te 1980'lerde yaşanan ülke tarihinin en büyük kuraklığı, ayaklanmalarla birleşince 4,5 milyon kişi açlık sınırına dayandı. Bu ülkede on binlerce insanın açlıktan öldüğü sanılıyor. Kuraklık ve süregelen iç savaş Çad'da 1983'ün sonlarında üç hafta içinde 500 bin kişinin açlıktan ölmesine yol açtı. 1980'lerin ortasında Etiyopya ve Somali' de kuraklık ve iç çatışmalar nedeniyle savaştan kaçan ve yiyecek arayan 2 milyondan fazla insan yaşadıkları toprakları terk ederek göç etti. Çoğu insanlar da ya katledildi yada yollarda telef oldu. 1984 ile1985 yıllarında 7 milyon kişi açlıktan ölme tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Bu dönemde 1 milyon kişinin öldüğü sanılıyor. Sırf 1987 ve 1988 yıllarında Sudan'da açlıktan ölenlerin sayısı 250 bini bulmuştu. 1989 ve 1990'ın başlarında Etiyopya ve Sudan'da yeni bir açlık tehlikesi baş gösterdi. Bu kez kıtlık, kuraklığa bağlı değildi. 1988'de Eritre ve Tigre bölgesi dışında Etiyopya'ya yağan yağmur ve elde edilen ürün kıtlık tehlikesi doğurma sınırının üstünde gerçekleşti. Ayrıca, uluslararası kuruluşlarca yeterli yiyecek yardımı da sağlandı. Ama Etiyopya yönetimi isyancıların denetimi altındaki Eritre ve Tigre bölgelerini abluka altına alarak, yardım gönderilmesini engelledi. 1990 yılı içinde yalnızca bu bölgede 4,5 milyon kişinin açlıktan ölme tehlikesi ile mücadele ettiği sanılmaktaydı. 1988 ile1989 yıllarında oldukça iyi yağmur alan Sudan'da da yönetim, kendine karşı olan isyancıların bulunduğu bölgelere yiyecek ve ilaçların gönderilmesini engellemişti. Sık sık kıtlık ve açlık sorunuyla karşı karşıya kalan Afrika'ya başta Birleşmiş Milletler olmak üzere birçok ülke ve kuruluş yardım göndermektedir. Ama yalnızca dış yardımla açlık sorunuyla baş edebilmek olanaklı değildir. Kıtada hüküm süren yoksulluk ve açlık, uzun dönemli toplumsal, siyasal ve ekonomik önlemlerin alınabilmesiyle kökten çözümlenebilir. Günümüzde yetersiz beslenme başta çocuklar olmak üzere milyonlarca kişiyi çeşitli sağlık sorunlarıyla karşı karşıya bırakmaktadır. Göçmen kamplarına sığınan binlerce insan pirinç, mısır, yulaf çorbası ve bezelyeden oluşan günlük besinleriyle açlıktan ölmemekte ama başta göz hastalıkları olmak üzere çeşitli hastalıklara yakalanmaktadır. Bir çok çocuk yeterli suyun olmayışı, protein ve vitamin eksikliği gibi nedenlerle sağlığını yitirmiştir. Durumun vahimiyeti ap açık ortada. Hepimizde idrak ediyoruz. Vahim olan, daha fazla yardım edilebilir mi? Sorun kökten nasıl çözülür bunun bilinememesi.
Hüseyin KIZILCA Tema Hollanda/Eğitmen Proje Koordinatörü 25 Haziran 2011
YAZARIN TÜM YAZILARI AFRİKA, AÇLIĞIN EN YOĞUN YAŞANDIĞI KITA BİZ İNSANLAR VAR OLAN NE VARSA YOK EDECEĞİZ |
|