Karamanlı ALİ AKTAŞ derki; "Bozkırın tezenesinden sapasağlam geldik, şimdi cebelleşiyoruz."
BİRİNCİ NESİL: GÖÇÜN KAZANDIRDIKLARI VE KAYBETTİRDİKLERİ…
Avrupa’ya çalışmaya gelen ve birinci nesil dediğimiz; dedelerimiz, ninelerimiz, babalarımız ve de diğerleri artık bizi teker teker terk ediyorlar… Bu kıymetli hazinelerimizin değerlerini hayatteyken pek anlayamıyoruz. Ne zaman ki elimizden uçupgidiyorlar o zaman ‘ eyvah…!’ diyoruz ama iş işten geçiyor. Kendileri birer canlı tarih olan bu insanlarımızın gurbet serüvenini kendi ağzından dinleyelim.
Ali Aktaş kimdir ? Kısaca kendinizden bahserder misiniz?
Ben 1950 yılının ocak ayında Karaman ilinin Pınarbaşı köyünde 7 kardeşin sonuncusu olarak dünyaya gelmişim. Babam reçberdi ama bizlerin birer meslek sahibi olmamızı isterdi. İlkokulu bitirdikten sonra Sanat okulunda meslek kurslarına gittim. Ağabeylerim Karaman’da soğuk demirci dükkanı açtılar. Bende onların yanında çalışmaya başladım. Bu arda kaynakçılığı da öğrendim. Askere gittim dönünce yine dükkanda çalışmaya başladım. Bu arada ağabeylerimden ikisi Avrupa’ya çalışmaya gitmişlerdi. Birisi Hollanda’nın Tilburg şehrine diğeri Belçika’nın Brüksel şehrine yerleşmişti. Bana da gurbet yolu göründü ve Hollanda’ya truist olarak ağabeyimin yanına gittim. Aradan yıllar geçti bir türlü vatana kesin dönüş yapamadım. Şimdi böbrek rahatsızlığından dolayı evde diyalize bağlı olarak yaşıyorum.
Avrupa’ya kaç yılında ve nasıl geldiniz? Detaylı olarak anlatır mısınız?
Bilindiği gibi Türkiye’den Avrupa’ya işçi göçü 1960 lı yıllarda başladı. Ben de 1973 yılını temmuz ayında Hollanda’ya geldim. Abim izin dönüşü beni de arabasına aldı, Hollanda’ya getirdi. Utrecht şehrinde hemşerilerimizin yardımıyla hemen bir fabrikada kaynakçı olarak işe başladım. 2 ay dan fazla burda çalıştım oradan Amsterdam’a gittim. O zaman iş çoktu. Amsterdam’da bir yıla yakın çalıştım daha sonra Rotterdam’a geldim. Rotterdam’daki firma beni Belçika’ya daha sonra Fransa ve Danimarka daki yan kuruluşlarına gönderdi, oralarda da çalıştım.
Avrupa’ya gelmeden önce Türkiye’de durumunuz nasıldı?
Hollanda’ya gelmeden önce Karaman’daki kendi işyerimizde çalışıyordum. Yollarbaşın’dan Ayşe Aktaş’la evlendim. İki oğlan iki kız 4 çocuğumuz oldu. Babam çiftçiydi malumunuz üç beş dönüm tarla karın doyurmuyor.
Hollanda’ya gelişiniz tesadüf mü oldu? Gelmeden önce Hollanda hakkında neler biliyordunuz?
Hollanda’ya gelişim tesadüf olmadı. En büyük abin Hollanda’da olunca benimde tercihim Hollanda oldu. Abimden rica ettim benide götürmesi için, sağ olsun o da kırmadı beni yanına alıp getirdi. Tabii o zaman vize filan yoktu.
Kafanızda ki Hollanda ile gelince karşılaştığınız Hollanda arasında fark neler oldu?
Hollandalıları pek bilmezdim ama buraya gelince gördüm ki çok soğuk insanlar. Kültürleri, örf adetleri çok değişik. Rendavusuz ne bir Hollandalı komşuna yada mesai arkadaşının yanına gidemezsin.
Hollanda’ya gelince neler dikkatinizi çekti? Karşılaştığınız ilk sorunlar neler oldu?
Daha önce söylediğim gibi Utrecht ve Amsterdam’dan sonra Rotterdam’a geldim. Kralingen semtinde bir pansiyona yerleştim. Pansiyon çok kalabalıktı. Ranzalarda yatıyorduk. Çok gürültü oluyordu. Özellikle gece vardiyesinden gelince bir türlü uyuyamıyordum.
Lisan yönünden ne tür zorluklar çektiniz. Başınızdan geçen bir olayı anlatırmısınız ?
Tabii Hollandaca hiç bilmiyordum. Türkiye’de kulaktan dolma bir iki ingilizce biliyordum. Hollandaca çok zor bir lisan. Gırtlaktan mı ne konuşuyorlar. Hollandalı gelinim var ama hâlâ Hollandacam yeterli değil. Bu yaştan sonrada olacağını sanmıyorum. Bu lisan yönünden çok çektik biz.
Türkiye ile Nasıl Haberleşirdiniz ? Türkçe TV, Radyo, Gazete var mıydı ?
Türkiye’yle mektupla haberleşiyorduk. Bu günkü gibi Radyo, Televizyon yoktu.
Ne zaman aile birleşimi yaptınız ? Aile birleşiminde şimdiki gibi sorunlarla karşılaştınız mı ?
Ben geldikten 10 yıl sonra ailemi getirdim. O zaman yabancılara karşı sempati, hoşgörü vardı. Bu Türk'müş, şu Fas'lıymış öbürü Hindiymuş diye ayrımcılık yapılmıyordu. Yabancılar polisine gittiğin zaman anında işlemlerini yapıyorlardı. Hey gidi günler hey eskiden Hollanda'da bolluk vardı, bereket vardı, her şey çok güzeldi.
Kaç çocuğunuz var ? Aile birleşiminden sonra çocuklarınızla-torunlarınızla kuşak çatışması yaşadınız mı ?
İki kız iki oğlan dört çocuğum var. Elbette yaşadık. Çocuklar burada doğup burada büyüdükleri için bizim beyaz dediklerimize zaman zaman onlar siyah diyorlardı. Çok şükür benim çocuklarım akıllı çıktılar. Çevremizden duyuyoruz anne babalarına asi olanlar var, kötü yola düşenler var.
Ne zaman burada ‘Hollanda’da’ kalıcı olduğunuz anladınız ? Ah… keşke şunları yapmasaydım dedikleriniz oldu mu ?
90’nıncı yıllarda kalıcı olduğumu anladım. Türkiye bizler için bir tatil ülkesi oldu artık. Buralardan artık kopamayız. Üçüncü nesil burada, torunlarımız burada, buralara kök saldık diyebilirim.
Çocuklarınız Hollanda’da ne durumdalar ? Sizce başarılı oldular mı ? Egitim seviyeleri nedir ?
Dört çocuğumu da okutmaya çalıştım. Okudular birer meslek sahibi oldular. İçlerinden bir tanesi benim arzu ettiğim seviyeye geldi şimdi Den Haag’da polis komseri. Aynı zamanda Leiden Üniversitesinde hukuk tahsiline devam ediyor.
Şu an ne yapıyorsunuz ? Sorunlarınız var mı ? Bundan sonra ki yaşamınız için ne düşünüyorsunuz ? Burada mı kalacaksınız ? Türkiye’ye mi döneceksiniz ?
Malülen emekliyim. Böbrek yetmezliğinden dolayı diyalize bağlı yaşıyorum. Burada kalıcıyız zaten hastalıktan dolayı Türkiye’ye dönmeyi düşünmüyorum.
Bu kadar tercübeden sonra günümüz gençlerine neler önerirsiniz ?
Çok çalışsınlar, okusunlar, zamanlarını iyi değerlendirsinler.
Röportaj: Mustafa Toga Fotograf : Ali Andal ........................................................................ Platform Dergisi : Hollanda Genelinde Dağıtım Yapılan, Aylık Türkçe Dergi www.platformmedia.nl Kadın Dergisi : Hollanda'da Aylık Yayımlanan Tek Türkçe Kadın Dergisi
Bugün 1000939 ziyaretçi (2624897 klik) kişi burdaydı!
“TogaMedya doğru, dürüst, şeffaf gazetecilik”
TÜRKİYE
<
Toga Medya Editörü / Wie is de editor van TogaMedya