SEÇİM BARAJI YÜZDE 2,5
Seçimler demokratik bir ortamda yapılmış. Halk kendilerini parlamentoda temsil edecek vekilleri değişik partilerden seçiyormuş. Yirmiye yakın parti seçimlere katılmış. Çoğulcu demokrasinin gereği de buymuş zaten.
Seçim barajı ise yüzde 2,5 imiş. Mecliste, çeşitli siyasi partilerdeki vekiller memleket, millet meselelerini medeni bir şekilde tartışıp görüşüyormuş. Zumzum devletinin milletvekillerinin muhalefet kanadı da, iktidar kanadı da meclis salonunda olsun, komisyon çalışmalarında olsun, grup toplantılarında olsun, yemekhanede olsun saygıda kusur etmiyor, bağırıp çağırmıyor bir birbirlerinin kalbini kırmıyorlarmış. Kanun maddeleri ateşli bir şekilde tartışılıyor ama sonuçta vatanın, milletin yararına hızlı bir şekilde çıkartılıyormuş. Cumhurbaşkanının onayından sonra resmi gazetede yayınlanıp bakanlar kurulu tarafından birkaç gün içinde uygulamasına başlanıyormuş.
Hangi partiden olduğu önemli değil, mebuslar meclis kapısından içeri girdiklerinde bir birlerine gülümsüyor, selamlaşıyor çıkarken ise bir birleriyle tokalaşıp öyle vedalaşıyorlarmış.
Dalaşmak, laf atmak, birbirlerinin arkasından konuşmak mı tövbe tövbe hak getire.
Dünyadaki bağımsız 213 ülkeden 53’ünde siyasetçiler mal beyanında bulunuyormuş. Zumzum devletinin milletvekilleri ise daha mazbatalarını almadan mal varlıklarını kamuoyuyla paylaşıyorlarmış. Ayrıca dünyadaki 53 ülkede olduğu gibi bunlarda da siyasi partiler, bağış ve seçim kampanyalarını halkla paylaşıyorlarmış. Batı Avrupa ülkelerinde olduğu gibi siyasetçilerin dokunulmazlıkları yok muş. Bunlarda dokunulmazlık kalkanının arkasına saklanamıyorlarmış.
Meclisteki herkes benin gibi milletin vekili. Halk beni hizmet için seçti, parlamentoya gönderdi önce vatanım sonra seçim bölgemin menfaatleri, kalkınması diyerek canla başla çalışıyormuş.
MUASIR DEVLETLERİN BÜYÜK ELÇİLERİ
Her iki ayda bir başbakan, bakanlar kurulu hariç tüm milletvekilleri 10 günlüğüne seçim bölgelerine gidip seçmenlerin dilek, şikâyet ve isteklerini dinliyorlarmış.
Derken bu ülkenin ekonomik kalkınması, ticari başarıları, insan hakları v.s. dünya arenasında duyulmaya başlamış.
Burası da neresiymiş deyip sık sık başka devletlerin üst düzey bürokratları Zumzum Devletine gelip gitmeye başlamışlar. Her gelişlerinde Zumzum Devletinde ki, Büyük Millet Meclisinin uyum içinde çalışmasına hayran kalıyorlarmış. Çünkü dünyanın birçok ülkesinin millet meclisinde çatlak sesler çıkıyor, parlamento doğru dürüst çalışamıyor muş. Meclis çatısı altında rüşvet, üç kâğıtçılık almış başını gitmişmiş. Bu ülkede mi? Hâşâ öyle bir şey olur mu?
Bir zaman sonra medeni devletlerin yöneticileri büyük elçilerine haber göndermişler. Zumzum Devletinde olup bitenleri araştırıp bize rapor edin demişler. Muasır devletlerin Büyük Elçileri; Bakanlar Kurulu toplantısına, meclis binasının günlük toplantı salonuna, grup çalışma odalarına, komisyon toplantılarına gözlemci olarak katılmaya başlamışlar. Ters giden hiçbir şey yokmuş. Her şey uyum içerisindeymiş. Bu gözleme işi aylarca sürmüş.
Bir gün ABD’nin (Dünyada 1 numaralı süper güç) Büyük Elçiliğinde çalışan bir üçüncü derece kâtip, meclis binasının ana giriş kapısından girerken bir şey dikkatini çekmiş. Kapının hemen yanında, duvara dayalı 1,5 metre uzunluğunda 5 tane esnek yapıda çubuk duruyormuş. Çok merak etmiş! Kapıdaki güvenlik görevlilerine sormuş “Bunlar nedir?” diye?