İNGİLTERE’Yİ BİR YIL HOLLANDA KARALI YÖNETTİ
İngiltere Kralı'nın Hollanda genel valisi tarafından tahtından indirilmesini bugün hayal edemiyorsunuz değil mi? Ama 1688-1689 yılları arasında bunlar gerçekten de olmuştu. 17. Yüzyıl da ki olay şöyle gerçekleşti.
HOLLANDA-İNGİLTERE
10 Temmuz 2022 // Hazırlayan TogaMedya // 2400
Muhteşem Devrim veya Şanlı Devrim (İngilizce: The Glorius Revolution), "1688 Devrimi" olarak da bilinen, İngiltere Kralı II. James'in, Hollanda genel valisi III. William of Orange tarafından tahtından indirilmesi; Britanya adasının işgali; III. Wilhelm'in karısı II. Mary ile birlikte İngiltere, İskoçya ve İrlanda Krallığını üstlenmesi ve ardından gelen süreçte İngiltere'de hâlâ yürürlükte olan meşrutiyet sistemin temellerinin atılması hadiseleridir.
HOLLANDA KRALI: İNGİLİZ KRALI OLAN KAYINPEDERİ II. JAMES’İ TAHTTAN AZLETTİ
Hollanda genel valisi III. Wilhelm, İngiliz ayânın daveti üzerine ordusu ve donanması ile İngiltere'ye çıktı ve aynı zamanda kayınpederi de olan II. James'i tahttan azletti. II. James'in kızı, karısı II. Mary ile birlikte Büyük Britanya İmparatorluğu tahtına oturdular. Muhteşem Devrim'in ardından İngiltere parlamentosu, "Bill of Rights (Hakların belgesi)" ismi verilen bir kanun çıkarttı. Böylelikle, İngiltere Krallığı'nın kilise taassubu ve kral istibdadı ile yönetilmesine son verilmiş, İngiltere Krallığı yeniden "anayasal monarşi" ya da "meşrutiyet" düzenine dönmüş ve bu düzen, anayasa ile de korumaya alınmıştır.
İNGİLTERE KRALI II. JAMES, HOLLANDA GENEL VALİSİ III. WILLIAM OF ORANGE TARAFINDAN TAHTTAN İNDİRİLDİ “ŞANLI DEVRİM” BAŞLADI
İngiliz aristokratları 1688 yazında katolik inancı ve politik hırslarından çekindikleri James II'ye karşı bir darbe planlarlar. Londra'nın tüccarlarının desteğini de önemli ölçüde arkalarına alırlar. Hollandalı vali william of orange'ı ingiltere'yi istila etmeye davet ederler, kansız denebilecek bir operasyon gerçekleştirilir ve II.James hâl edilir.
Bu hadise politik doğasının yanı sıra İngiliz-Hollandalı tüccar ortaklığının da bir göstergesidir. bu olaydan sonra III. William of Orange İngiltere'nin yürütmesinin başına geçer. bunun yanında, Hollandalı tüccarlar ingiliz doğu hindistan şirketi'nin de büyük hissedarlarından olurlar.
Hollandalı tüccarların artan etkisi ingilizlerin finans sistemlerini reformdan geçirmesinin yolunu açar. 1609 yılında kurulan Amsterdam wisselbank benzer yapıda; hükümetin aldığı kredileri ve parayı idame ettirmesi amacıyla 1694'te Bank of England kurulur.
ŞANLI DEVRİMDEN SONRA İNGİLTERE’DE PARLAMENTER SİSTEM GÜÇLENDİ
17. yüzyıl'ın son çeyreğinde mutlak monarşi yanlısı ingiltere kralı ile yetkilerini genişletmek isteyen ingiliz parlamentosu arasındaki mücadele sonucunda parlamento’nun galip gelerek britanya’da kuvvetler ayrılığının ve parlamenter sistemin önünü açan toplumsal/anayasal bir olaydır bu. yıllar öncesinden devrime zemin hazırlayan birçok kanlı gelişme olmuş ve hatta tarihte ilk ve son kez bir ingiltere kralı idam edilmiştir. 1688 devrimi sonunda ise ingiliz parlamentosu, mevcut kral ii. james’i tahttan çekilmeye zorlamıştır. sonrasında iii. william’ın başa geçtiği ingiliz ülkesi, artık avrupa’daki rakipleri gibi mutlak hükümdar tarafından değil, parlamenter hesap verebilirlik ilkesini kabul etmiş bir anayasal hükümdar tarafından yönetilmeye başlamıştır. aslında bu devrimi önemli yapan da sonrasında yaşanan anayasal nitelikteki belgeler ve gelişmelerdir.
Devrim sonrası kral III. William tarafından onaylanarak yürürlüğe giren 1689 (bkz: bill of rights), 1688 devrimi’nin en önemli anayasal belgesi niteliğini taşımaktadır. ingiltere parlamentosunun çıkarmış olduğu ve “hakların belgesi” anlamına gelen bu kanun ile ingiltere krallığı’nın kilise taassubu ve kral istibdadı ile yönetilmesine son verilmiş, ingiltere krallığı yeniden meşrutiyet düzenine dönmüş ve bu düzen anayasa ile de korumaya alınmıştır. bu devrim araladığı kapı ve tetiklediği olaylar itibariyle kısa sürede ingiltere dışına taşan ve farklı ulusları da etkileyen ciddi bir öneme sahiptir. sonuç olarak, glorious revolution of 1688 ile yasama yetkisinin kraldan bir daha geri alınmamak üzere parlamentoya geçmesi ve sonrasında yüz yıllık süre içerisinde yürütme yetkisinin fiili olarak kraldan parlamento bünyesinden çıkan başbakan ve bakanlara geçmesi, günümüz monist parlamenter hükümet sisteminin temellerini atmış olması bakımından çok önemlidir. tüm bu gelişmeler ile ingiliz siyasal düzeninde bir daha ortadan kalkmamak üzere sınırlı devletin, parlamentonun egemenliğinin ve parlamenter hükümet sisteminin temelleri atılmıştır. kralın teşrii yetkilerini önemli ölçüde kaybetmesi ve elinde yürütme yetkisinin kalmasıyla yasama ve yürütme arasında fonksiyonel ve kurumsal ayrılık da sağlanmıştır. bundan dolayı kuvvetler ayrılığının kurumsallaşmasının ilk örneği olan ingiltere’nin, hem kuvvetler ayrılığı ilkesi hem de parlamenter hükümet sistemi açısından önemi çok büyüktür. şanlı devrim sonrası hem kurumsal hem de hukuksal düzeyde gerçek bir yasama iktidarı kimliğine bürünen ilk modern parlamento olan (bkz: westminster parlamentosu), bu özelliği ile kuvvetler ayrılığı, hukuk devleti, yargı bağımsızlığı gibi anayasal ilkelerin kurumsallaşmasında öncü rol oynamıştır. yine 1688 devrimi’nin sonucu olarak parlamentonun egemenliği ilkesi ve parlamenter hükümet sistemi de varlıklarını westminster parlamentosu’na borçludur.
17.YÜZYILDA İNGİLTERE'DE DONANMA MUAZZAM ÖNEME SAHİP BİR KURUM OLDU
büyük sabit kara ordularının demokratik sisteme bir tehdit olduğu yorumları bu dönemlerde yapılan anlaşmalarda kabul görmüş ve kara ordusu barış zamanı için birkaç profesyonel regiment olacak şekilde küçük tutulmuştur. ingiltere'de demokrasinin gelişkin olması ve darbe-devrim gibi olayların baskın olmamasında bu sivilleşme adımı büyük rol oynamıştır.
Ayrıca donanma doğası gereği daha açık ve küreselci bir yapıya sahiptir. bu sebeple ingiliz dış politikasının küresel ticareti açmak şeklinde evrilmesinde de önemli bir rolü olmuştur bu durumun. elbetteki ingiltere siyasetinde donanmanın doğal müttefiki ise ülkenin coğrafi koşullarıdır, onu da bir kenara koyalım.
İngiltere'nin bu kadar donanma ağırlık olması çoğu jeopolitik sorun karşısında onları korumuş olsa da birçok savaşta mobilizasyon sorunu yaşamalarına da sebep olmuştur. bu durumun en net görüldüğü dönem elbette ki 2. dünya savaşı'nda almanlar milyonları sahaya koymuşken ingiltere'nin hala çok küçük bir kara ordusu olması ve uzun eğitim süreçlerini beklemeleri gerekmeleri olmuştur.
diğer yandan ingiliz siyasal kültürünün diploması ağırlıklı olması, toplumda militarizme pek yer olmamasında da bu durumun şüphesiz etkisi olmuştur.